Organik dediğimiz zaman öncelikle anlamını iyi kavramak gerekiyor. Organiğin sözlük anlamı; canlı organizmalardan türetilmiş, doğal yapısı bozulmadan elde edilen ürünler organik sınıfına girer.
Tüm dünyada yediklerimizden içtiklerimize, ve cildimize sürdüğümüz ürünlere kadar kimyasallar bizi istila etmiş durumda. Artan kanser vakalarıyla, bu durumun olumsuz etkileri zaman içinde ortaya çıktıkça bir dönüşüm ihtiyacı hissedilmeye başlandı. Fakat öylesine çepeçevre sarılmış durumdayız ki bu durum hiç de kolay olmuyor.
En büyük organımız olan cildimiz yoluyla vücudumuza sentetik yabancı maddeler (toksinler) girmektedir. Cildimiz için kullandığınız her ürün deriden emilmekte ve az miktarda olsa kana karışmaktadır. Vücudumuza giren her toksik maddeyi karaciğer kendi imkanları doğrultusunda, süzer temizler ve böbrekler yoluyla dışarı atar. Fakat uzun süre maruz kalınan kimyasallar karaciğeri yorar. Aynı zamanda bu Sentetik bazlı kozmetikler yoluyla vücudumuzda biriken toksik katkı maddeleri zaman içerisinde cilt hastalıklarına, erken yaşlanmaya, alerjilere yol açarak uzun vadede sağlığımızı bozuyor.
WWF (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) bedenimizdeki hormon dengesini bozan ve doğal ortamda çok uzun süreler bozulmadan kalan toksik kimyasalların insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.
Farkına varmadan bizi kuşatan bu kimyasal dünyaya karşı hem kendimizi hemde doğayı muhafaza etmek adına çok dikkatli ve bilinçli olmak gerekiyor. Ekolojik dengenin bozulmasına müsaade etmeden gelecek nesiller için doğayı yaşanabilir bırakmaya çabalamalı, geri dönüşü olmayan hastalıklar ve genetik bozulmalara karşı önlemimizi almalıyız.
Bu yüzden sadece yediğimiz içtiğimize değil, kullandığımız tüm kozmetik ürünlere de dikkat etmeliyiz. Unutmayalım: Sağlıklı kozmetik aynı zamanda sağlıklı vücut demektir.